Siz hiç bulut yuttunuz mu? Ya da kalçalarınızı sallayarak yükselip, uçtunuz mu?
Eyfel Kulesi Kadar Kocaman Bir Bulutu Yutan Küçük Kız, kocaman bir bulut yutmuş olmanın getirdikleriyle yaşayan küçük Zehra ve adına uygun bir şekilde, Paris’te postacılık yapan Tebligat Noktagil’in maceralarını ele alıyor. Tanıtım yazısında da belirtildiği gibi, bu kitap “fantezilerle dolu, duygusal ve bir o kadar da eğlenceli bir peri masalı, sevginin kanatlandırdığı bir kadının hikâyesi.” Puertolas, çok zor bir konuyu minnoşluk, hayal gücü ve çok ama çok sevgiyle ele almış.
Tebligat Noktagil, Fas’a tatile gittiğinde apandisiti patlamış ve kendisini ülkenin leş hastanelerinden birinde bulmuş. Başka insanlarla aynı odada yatarken, etrafındakilerle sohbet etmeye çalışmış ama kendisine pek yüz veren olmamış. Zehra adındaki, ‘kistik fibrozisten’ hastalığı nedeniyle günlerini hastane yatağında geçiren küçük kız dışında. Akciğerlerinin durumunu yutttuğu kocaman buluta bağlayan ve uzay aşçısı olmak isteyen bu küçük kız, çeşitli nedenlerle çocuğu olamayacağı için bu istediğini beyninin, kalbinin gerilerine atmış olan Tebligat Noktagil’in kalbini çalıyor. Hikâye, Tebligat’ın Eyfel Kulesi kadar kocaman bir bulutu yutan küçük kız uğruna tüm uçuşlar iptal olmasına rağmen ne yapıp, edip, Fas’a varmanın bir yolunu bulmaya çalışmasıyla başlıyor.
Puertolas, büyülü bir anlatım seçerek kalbimizi kırmamaya çalışıyormuş gibi. Bulutlar, aralarında uçmak, büyük ihtimalle hiçbir zaman tanışamayacağımız İzlandalılar derken arka planda hasta bir kız ve onu sevgiye boğmak için can atan bir kadın var. Elif, Bir IKEA Dolabında Mahsur Kalan Hint Fakirinin Olağanüstü Yolculuğu’nu yorumladığında “tam bir yaz kitabı!” şeklinde tanımlamıştı. Ancak Eyfel Kulesi Kadar Kocaman Bir Bulutu Yutan Küçük Kız’ı sahilde okumak isteyeceğinizden emin değilim. Hele ki sonlara doğru gözyaşlarınızı tutmanız imkânsız olacağı için sahilde ağlayan bir insan etrafına tuhaf görünebilir. Demedi demeyin!