Kahve ve kitap ve tabii ki yazı
Kahve ve kitap ikilisinin bu kadar uyumlu olmasında yazarların da rolü var diye düşünüyorum; yazıyla bu kadar haşır neşir olup da kahve yerine çayı tercih eden bir tek Neil Gaiman’ı biliyorum mesela. Bunu da onun İngiliz oluşuna bağlıyorum tabii. Yazdıkları kadar kahve hastası olmalarıyla da ünlü yazarlar var. Honore de Balzac, mesela. Balcaz, her gece 1’de uyanıyor, 7 saat yazı yazıyor, sabah 8’de yatıp 90 dakika kadar uyuduktan sonra 9:30’dan akşamüstü 4’e kadar yazmaya devam ediyormuş. Kahveyle ilgili olarak da şöyle demiş:
Kahve midenize girer girmez genel bir gürültü patırtı başlıyor. Fikirler hareket etmeye başlıyor… benzetmeler ortaya çıkıyor ve kâğıt dolmaya başlıyor. Kahve, müttefiğiniz oluyor ve yazmak artık zahmetli gelmiyor.
Pek çok başyapıtı (her ne kadar kesin kanıt bulamasam da) kahve ve kitap ikilisine borçlu olduğumuzdan eminim. Sizin için benim kahveyle birlikte okuduğum veya kahveyle iyi gideceğini düşündüğüm kitap önerileri derledim:
- Süt ve Bal – Rupi Kaur
- Yolun Sonundaki Okyanus – Neil Gaiman
- Yalancılar – E. Lockhart
- Veronika Ölmek İstiyor – Paulo Coelho
- Biz Hep Şatoda Yaşadık – Shirley Jackson
- Tiffany’de Kahvaltı – Truman Capote
- Şibumi – Trevanian
- Sula – Toni Morrison
- Ölü Gömme Törenleri – Hannah Kent
- Mavi Tilki – Sjón
Sizin kahveyle birlikte keyifle okuduğunuz kitaplar hangileriydi?
No Comments