Resmin orijinalini bulamadım ama bu resim de olayı anlamaya yeterli bence. Değil mi?[/caption] Ebba, şöyle düşünüyor:
“Dünyada gençler, yaşlılar, erkekler, kadınlar, beyazlar, siyahlar yaşarken, neden hep erkekler karar veriyor? Haksızlık bu! Eğer bütün insanlar eşitse, neden bu yaşlı adamlar dünyayı yönetiyor?”Ebba yaşında bir kızın, gördüğü fotoğraf karşısında bunu sorgulaması bile mucize değil mi? İşte, Küçük Feministin Kitabı, tam da bunu başarıyor: düşünmeyi ve sorgulatmayı. [embed]https://www.instagram.com/p/BYA3OBYBMOJ/?taken-by=zimliciousbooks[/embed]
Küçük Feministin Kitabı: “Ben benim. Olduğum gibi olmalıyım!”
Bu işlere iyice kafayı takan Ebba, hemen araştırmalara girişiyor. Çok şanslı bir kız gerçekten çünkü anneannesi, sorularının çoğunun cevabına sahip; Mary Wollstonelcraft’tan Stockholm’ün salonlarında eşitliğe karşı olan erkeklere kafa tutan kadınlara kadar pek çok etkili insanın hikâyesine anneannesi sayesinde ulaşıyor Ebbe. Oy hakkından tutun da, bununla yetinmeyerek kadınların daha fazla hakka sahip olması için savaşan kadınlara kadar pek çoğunu Ebba ile birlikte biz de tanıyor, takdir ediyor ve içimizden onlara teşekkür ediyoruz.Kadınlar da, erkekler de feminist olabilir; olmalı
Google’a “feminizm nedir” yazıp, arama yaptığınızda ilk çıkan sonuç şu:“XVIII. yüzyılda Fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonraki yüzyıllarda her toplunda yandaş bulan, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akım.”Başta da belirttiğim gibi, feminizmi “erkeklerden nefret eden lezbiyenler” olarak bilmek büyük bir hata. Küçük Feministin Kitabı da bunun büyük bir hata olduğunu açıkça gösteriyor. Feminizm ve benzeri akımlar, belli dönemlerde, belli ihtiyaçlar nedeniyle ortaya çıkan, genelde ezilenin, haklarından alıkoyulanların yanında olan akımlar. Yani, erkek nefretiyle alakası yok işin; eğer o dönemde ezilenler, hakları ellerinden alınanlar kadınlar değil erkekler olsaydı, bugün hepimiz (yani en azından günümüz feministleri) onların akımını savunuyor olurduk.
